Çarşamba, Haziran 13, 2007

Git(me)ler


Gitmeler bana yarım kalmış bir şarkıyı hatırlatıyor, hele ki şarkıdan kasıt hiç söylenmemiş bir şeyse işte o zaman müzik eşliğinde salya sümük ağza sıçılıyor demektir.
Dur demeyi beceremem kimseye, ‘kal’ diyemem gitmek isteyene. Belki de hep bu yüzden kaybeden oldum başta ‘seni’ olmak üzere, halbuki ne kadar büyük harfle yazılası bir baş harfin vardı. Her şey senle tamam oluyordu, şarkılar, sigaralar, uykusuz geceler, gündüzler, boş sokaklar, loş ışıklar, kafiyeler ve bilemezsin neler neler...
İşlek caddeler üzerlerindeki duvarlara yazılan yazılar kadar kısa ve özdü söylemeye çalıştığım. Neyse artık sen gidiyorsun hiç gelmediğin gibi. Ve bilmiyorsun bu şehrin ‘sen’ tüteceğini. Geçmediğin sokaklar bile ardından ağlayacak, sebepler-sonuçsuz kalacak. Tamlamaların tamlayanı olmayacak. Ve belki de bir daha bu kadar cümleyi bir araya getirmeyeceğim senin hakkında, yolun açık olsun. Gitme demeyeceğim ama gelmezsin bir daha umarım.

Şablon Kayması

Arkadaşlar blogumun şablonuyla çok oynadığım için bazen bozabiliyorum şu anda olduğu.Anlayışla karşılamanızı istiyorum.Ne yapim acemiyim işte hıhh!

Anlayışınızdan dolayı teşekkürler

Dipnot!Yardım etmek isteyen olursa biraz naz yaparım ama engel olmam :)(:

Pazar, Haziran 10, 2007

Bir Varmış Lise Yokmuş


Hayır yanlış duymadınız, aynı başlıktaki gibi.

Hani şu bahçelerinde maç yapılan, tuvaletlerinde sigara içilen, duvarlarına yazı yazılan, arka bahçelerinde sevgiliyle buluşulan, şu haftanın 5 günü gitmek zorunda olduğumuz sosyalleşmenin % bilmem kaçını tamamladığımız yer artık benim için yok. Aslında bu sırf lise için değil, tüm okul hayatımız için geçerli (üniversiteyi de sayarsak).Çünkü üniversiteyi okulla aynı tutmak doğru değil bence. Çünkü üniversite serbest meslek gibi bir şey, okul ise memurluk sayılır. Çünkü üniversitede kısmen de olsa para sıkıntısı çekersin fakat lisede yaşın itibariyle sana bakmakla hükümlü ailen vardır büyük bir ihtimalle.Çünkü üniversite sadece gitmemiş olanlara havalı gelir, liseye ise herkes gidebildiği için havası olmaz.Çünkü lisenin iyi, üniversitenin kötü yönleri vardır.Çünkü üniversitenin iyi lisenin ise kötü yanları vardır.Çünkü aralarında dağlar kadar fark var.Çünkü bir kelime çok tekrarlanıyorsa bilin ki bir şey çok heyecanla ve korkuyla karışık anlatılıyor demektir.
Ben liseyi bitiriyorum, sınıf arkadaşlarım da! Ne kadar titresek de bir araya geldik mi soğuk bir bankın üstünde her şeyi unutup akşama kadar çene çalabileceğimiz, maddi, manevi ve bir o kadar da coğrafi konum itibariyle yakın olduğumuz arkadaşlarımız bir daha hiçbir yerde olmayacak.

Salı, Haziran 05, 2007

Kırıkalp


Şu üçgünlük dünya için aslında birbirimizin kalbini kırmaya değmez mi? Eğer siz bu üç günlük dünyanın 2,5 gününü birisi için harcarsanız nitekim onun kalbini ve daha fazlasını kırmaya hakkınız vardır.Unutma ki tek taraflı hiçbir maçın galibi sen olamazsın.Eğer maçı birisiyle yapacaksan muhtemelen bu galip gelmek içindir. Bu hayatta babana bile güvensen, güvenemeyeceğin kişiler vardır unutma.Giremediğin bahçelere soktuğun kişiler, güllerini yolunca anlarsın dediğimi.Biz hep boşa gitsin diye mi veririz değeri.Oysa hayır o diğerlerinden çok farklıydı başında.Geriye kalan bir umutlarım derken o da elden gidince avuntularınla yetinmeye çalışırsın…

Yüklemeye çalıştığım mana iki kelimeden oluşuyordu altıüstü. Sana o bile fazla geldi, kaldıramadın.

Diyelim ki yanlışlıkla göz göze geliyorduk, karşılaştığımızda yanlışlıkla sakarlaşıyorduk, elim ayağıma senin için değil öylesine dolaşıyordu, avuçların sıcaktan terliyordu. Hadi hepsini yedik normaldi, biz ayrı dünyaların insanlarıydık… Ama peki bizi bu kadar birleştiren, vazgeçirmeyen neydi? Kader deyip geçelim istersen. Çünkü bir suçu karşındaki suçlu bile olsa yüzüne vurmak ayıptı değil mi. Biz öyle görmüştük büyüklerimizden. Ama büyüklerimiz halt etmiş. En büyük fırsatları hep içimizdekileri gizleyerek bombok ettik. Pardon yine senden yapamayacağın bir şey istedim galiba. Alışkanlık oldu herhalde. Ama bu sefer ısrar etmiyorum bak. Sen suçumu yüzüme vurma, ben itiraf edeyim:
Seni köpekler gibi seven bendim. Ne kadar kızsan da karşılığında iyilik bulduğun kişi de bendim. Her zaman arkanda olan, sevgilinden ayrıldığında teselli eden, gözünü kırpmadan her dediğini yapan yine bendim. Sen hiç kimsenin olmadın benim olduğun kadar. Hiç kimsen de olmadı benim olduğum kadar. Benim gibi bir enayi bulmak zor bu zamanda. Ama telaşlanma bu enayi bir telefon kadar yakın olacak her zaman da.

İçinde sen geçen kelimelerle kirletmek istemezdim kâğıdı, ama biliyorum o darılmaz bana…

Kavak Yelleri


Filmin başrollerini Dağhan Külegeç, İbrahim Kendirci, Pelin Karahan ve Aslı Enver oluşturuyor.Ama bundan daha önemlisi dizinin müziklerini Pinhani yapıyor.Pinhani gerçekten güzel sesi ve müziği olan bir grup.Zaten dizinin müziğini ilk kez duyan birisinde bile hoş bir etki bırakıyor.Dizinin senaryosu da gerçekten güzel bence.Diğer gençlik dizilerinden daha kaliteli ve gerçekçi hiç olmazsa ve dizide bir peri veya cadı da yok.Liseden mezun olacağım şu günlerde liseyi özletti birden bana.
Dizinin resmi web sitesi www.kavakyelleri.tv de diziyle ilgili resimleri, fotoğrafları, fragmanları ve daha bir çok şeyi bulabilirsiniz.Dizi her perşembe saat:20:00 de yeni bölümleriyle Kanal D'de iyi izlemeler.

Pinhani'ye dönecek olursak bir süredir internet aleminde sessiz sedasız yayılan bir rock müzik grubu. Bence Dumandan sonra alanında en başarılı grup.Onlarla ilgili söylenecek çok şey var.Dizinin jenerik müziği olan Hele bi gel şarkısı grubun ilk ve tek albümü olan İnandığım Masallar'ın çıkış parçalarından.Altta Hele bi Gel'i dinleyebilirsiniz. Ve Pinhani' nin albümünü de buradan indirebilirsiniz.



powered by ODEO

Hele Bi Gel Parçasını indirmek için tıkla

Pinhani - İnandığım Masallar albümünü İndirmek için Tıkla (Rapidshare)